Post by Kurdistan on Jun 1, 2021 16:16:35 GMT
“ALEVİ” DEYİMİNİN ETİMOLOJİSİ
Ali Husein Kerim
Ortadoğu’da ismi ve inanç biçimi üzerinde en çok tartışılan konulardan birisi Aleviliktir. Alevi deyiminin çıktığı etimolojik kaynak üzerine çok sayıda tartışmalar halen devam ediyor. Bunun nedeni ise onun güçlü ezoterik karekteri ile egemen dinlerin baskılarını bertaraf etme refleksidir. Aleviliğin ayinleri, sözlü ve yazılı literatürleri, doğa ve insan ilişkileri incelendiğinde, Kürdistan menşeli çok eski bir inanç biçimi olduğu anlaşılıyor.
Alevilik, sıradan bir mezhep olmayıp, aslında çok güçlü tematik izahlara, belirgin yaşam felsefesine sahip olan ve evrensel bütünlüğü esas alan komple bir inanç biçimidir. Semah ve gulbanklarıyla vd. bir çok ayinleriyle adeta ilk insanlardan günümüze kadar ulaşan arzu, coşku ve ürküntülerin belirgin izahıdır. Ya da başka bir deyişle: insanlar üzerinde hiç bir kast sisteminin olmadığı, karşılıklı sevgi ve muhabettin esas alındığı bir çeşit yaşam manifestosudur. Her ne kadar bazen çevresindeki dinlerin taassubi tarzları ile Yakın-Doğu’nun hurafelerinden etkilenmişse de, başlangıçtan günümüze kadar insanı esas alma özünden hiç bir şey kaybetmiş değildir.
Alevi deyiminin etimolojik kaynağı bilinmediği sürece onun nerede ve nasıl ortaya çıktığı, kimlerin nerede ve ne zaman başlattıkları da her zaman için muğlak kalır. Alevi isminin etimolojik köklerini bulmak, aynı zamanda onun tarihsel gelişimini izah etmede önemli ip uçları verecektir.
Alevi ismi nereden geliyor?
Alevi deyiminin esas anlamına ulaşmak için bu ismin Al-, El-, İl-, Ol– ve Ul– kökünden işe başlamak gerekir. Çünkü isimler farklı zaman ve mekânlarda bazı değişikliklere uğrasa da kökleri hep aynı olarak kalır. Bu bakımdan dinsel ve düşünsel alanları tararken Al-, El-, İl-, Ol– ve Ul– kökünden gelen dinsel temalara göz atmak gerekir. Yani bu konuda düşünsel alanı kapsayan tüm isim ve terimleri, onların kültürel-dinsel kronolojileri taramak gerekir. Şüphesiz bunu yaparken Hurrice, Hattice, Hint-Avrupaca ve Samice dil gruplarına baş vurmak kaçınılmazdır. Çünkü Aleviliğin var olduğu coğrafya aynı zamanda bu dillerin de etki alanları idi.
Alevi İsmini Çağrıştıran Bazı Dinsel İsim ve Temalar:
Aelos: Yunan fırtına ve rüzgar tanrısı, Poseidon’un oğludur. Romalılar ona Aeolus derlerdi.
ahlā: Pehlevice ‘dürüst, adil, doğru’[1]
ahlaw-dad: Pehlevice ‘hayır severlik’
Alad Udug Lama: Mezopotamya’da bir grup koruyucu tanrılar ismidir.
āla/i-: Çivi yazılı Luwi yazıtlarında ‘yüksek, ulu’
Alaisiagae: Roma-Kelt tanrıçası. Mars Thincsus tapınağında anılırdı.
Alalu: Hurrilerin ilk tanrılarından birisidir. Anu ile birlikte kosmosun hakimidir. Hurriler’de tanrıların babası olan Kumarbi’den daha eskidir. Hitit ve Yunan kozmogonisinin kaynağı olan Göklerdeki Hükümdarlık mücadelesinde Alalu’nun adı geçer. (Kürtçe’de hil ‘yüce’) Hurri kozmogonisi oluştuğunda gökteki krallığın tahtında o otururdu. Yani göklerin hakimiydi. Yunan tanrılarından Hypsistos (en büyük) ile özdeştir.
Alalu ismi Hurri kozmogonisinde bir zamanlar panteonun baş tanrısı olarak taktim edilir. Bunu Kumarbi ve Gökteki Krallık Efsanesi’nde[2] görmekteyiz:
……………
Bir zamanlar Alalu Göklerin hükümdarıydı. Alalu
tahtta oturur ve tanrılardan birinci olan kudretli Anu, onun önünde
dururdu. Onun ayaklarına eğilir ve kâseleri içmek için
eline verirdi
Tam dokuz yıl Alalu göklerin kralıydı. Dokuzuncu yılda
Anu, Alalu’ya karşı savaş açtı; ve onu, Alalu’yu yendi,
ve bu, onun önünden kaçtı. O, Onu (Alalu’yu) aşağıya toprağa [ sürdü(?)].
(Alalu) aşağıya, kara toprağa gitti, Anu ise tahta oturdu.
……….
Yukarda “Gökteki Krallık Efsanesinden” yapılan alıntıdan da anlaşıldığı gibi Yakındoğu’da dinsel kozmogoni oluşurken başta Hurriler olmak üzere bölge insanlarının ilk taptıkları tanrılardan birisi de Alalu’dur. Dikkat edilirse Alalu ismindeki al– kökü günümüze kadar varlığını korumuştur (Allah, Alevi, Ali, Al vb.). Kürtçe ol ‘din’ deyimi de hiç şüphe yok ki buradan türemiştir.
Allani: Hurrilerin ‘ yerin güneş tanrıçası’. Çiviyazısı ile DUTU-an/Allani ideogramı ile yazılıdır. “Yerin Güneş Tanrıçası” betimlemesi ile bir de ayin vardır. Bu ayin MUNUSŠU.GI (ChS I/5 Nr. 7 Rs. IV 14,, Nr. 7 dublesi, Nr. 8 Rs. IV 30, Nr. 31 Vs 12)’de tasnif edilmiştir. Hurri originli bir tanrıça olup Geç Sümer döneminde ismine rastlanır. Bazı Hittit ve Hurri belgelerinde adı İšhara olarak ta geçer. Adı Ebla’da geçen Allani ile ilgili Hurrice bir yazıt:
Talm-ašt-ī-le šidōri … Allanī[3]
“rahibenin müsadeiyle bakire kız (Yeryüzünün perçimi) Allaniyi yüceltsin”[4]
M.Ö. III. bin yıllarında gelişen yaşam koşullarına göre Hurrilerin kendi mitolojilerinde de değişiklik yaptıkları anlaşılıyor. Artık bir dizi yeni tanrı ve tanrıçaları andıkları anlaşılıyor. Bunlardan bir tanesi de Dünyanın güneş tanrıçası Allani’dir. Allani, Hurri dilinde ‘hanım, kraliçe’ anlamındadır. Ancak bunu daha sonraları Gökteki Krallığın tahtına oturtulan fırtına tanrısı Teşşub’un karısı Hebat için de kullandılar. Ana tanrıça olarak görülen Hebat daha sonraları insanlığın ilk anası olarak bilinen Hava ile özdeşleştirilir. Bu bakımdan Gökteki Krallığın tahtında tanrı Teşşub’un yanısıra bir de Allani ‘kraliçe, hatun’ vardı.
Tanrıça Allani, şüphesiz anaerkil klan veya kabilelerde daha üstün derecede tutulurdu. Bu bakımdan Allani taraftarları da vardı. Hurrilerden etkilenen batıdaki Samiler ona Allatu(m) derlerdi. Bu isim oradan Kartaca’ya geçmiş ve Allatu adıyla kabul görmüştür. Hatta hemen İslam öncesi dönemde bile Palmira’da tanrıça Allat olarak anılıyor ve tanrıça İştar ile aynı derecede idi. Hatta onun versiyonuydu denile bilinir. Herodot ondan Alilat diye bahseder ve Yunanlıların Athena’sı ile sinkronize eder.
Alatanga: Batı Afrika’da yaratıcı tanrı
Alaunus: Roma-Kelt yerel bir tanrısı
DAlauwaima/I: Çivi yazılı Luwi belgelerinde ‘bir tanrı adı’
Alaya: Sanskrit dilinde Alaya ‘anima mundi’ yani ‘evrenin ruhu’ demektir. Bu düşünce Budizmin kurucusu olan Budha (M.Ö. 563-483) tarafından da benimsenmiştir. Aynı düşünce batıda Yunan filozofu Platon (Eflatun) dönemindeki (M.Ö. 427-347) skolastik düşünce temsilcilerinin en büyük ilgi odağıydı.
Sanskrit dilinde Alaya, bölünmez, parçalanmaz olan ruhun kendisi, bazen de meskeni olarak izah edilir. Yani o yaşamın kaynağı olup, her şeyin temeli, kökü ve ruhudur. Hatta evren ve Tanrı da buna dahildir.[5] Hinduizm geleneğine sahip olan Güney Hindistan’da buna Alvar[6] derler. Alvar, tanrı Vişnu’nun varlığından mest olanlar, tanrı sevgisinde ğark olanlar anlamını taşır. (İslam tassavvufçuları da benzer düşünceye sahipti). Alvar kültünün çok eskilere dayandığı ileri sürülüyor. Hinduizmin bu kolu günümüzde en çok Tamiller tarafında sürdürülmekte ve Azhvar[7] olarak bilinmektedir. Tıpkı Alevilikte olduğu gibi onların da etkili deyiş ve duaları vardır.
Albigenses: 12. Yüzyılda fransa’da Bogomil, Kathars ve Pawlikanlardan kalma bir mezhep adıdır. Bu mezhebin çıkış merkezine de Albi (Fransa) denilir.
Alcis: Rolü henüz bilinmeyen Germanik bir tanrı.
Aldinach: Mısır inancına göre depremlere yol açan bir demon
Alemona: Roma yolculuk tanrıçası
Alfheim: İskandinav mitolojisine göre perilerin ve dost ruhların evi
Alilan: Ağıt, deyiş (Kürtçe lalani lorin, tilili)
Alisanos: Roma-Kelt yeraltı dünyasında bir tanrı
Alk’unta’m: Kanada yerlilerinin güneş tanrısı
All: Hurriler’de tören giysisi (Kurdî şal)
Almaqah: Güneydeki Arapların İslam öncesi göksel bir tanrısı
alwanzatar Hittit dilinde ‘sihirli’
ee-el-ki/ilgi: Hurri dilinde süslü, güzel (Kürtçe xêlî ‘duvaki süs’, xîlik ‘bir çeşit giysi’)
Ehili: Hurri dilinde güven verici, güvenilir (Kürtçe ehîl ‘yeterli’)
el(a)-mi: Hurri Dilinde yemin (Kürtçe el eman ‘yardım dilemek’)
El: Batılı Samilerin ve Kuzeydeki İbrani kabilelerinin Tanrısıdır. (Suriye, Lübnan ve İsrail). Yaratıcı tanrıdır. M.Ö. 2500 yıllarından M.Ö. 700 yıllarına kadar vardı. Hurriler’in Fırtına Tanrısı Teşşûb’a denk düşer.
Eli: Hurri dilinde bacı (Kurdî kadına hitap deyimi lê, lêlê)
Elku/melku: Hurri Dilinde ilah (Kurdî elk ‘al karısı, melek)
Ellaman: Daha çok güney Hindistan’da inanılan bir tanrıçadır. Köy ve mezraların sınırlarını korur. Ellaiaman olarak ta bilinir.
Ellel: Hurri ve Hitit panteonunda yaratıcı tanrıdır. Akkad-Babil tanrısı Ellil’den dönüştüğü söylenir. (Kürtçe’nin bazı alt şivelerinde Xuda ‘Tanrı’ yerine Xulla denilir.)[8]
Eloai: İlkel başlangıç. Hristiyan gnostic mitolojisine göre Yaldabaoth’un doğurduğu ve yedi göğün kaosu olarak bilinir.
Elohim: Yahudilerde Tanrı’nın ortak adıdır.
Hala: Kassit sağlık tanrısı
Haldi: Urartu vasi, koruyucu tanrısı M.Ö. 1000-800 (Haldî veya Xaldî günümüzde büyük bir Kürt aşiret adıdır. Zaten Urartular döneminde krallığın en önemli konfederasyon üyesi olan bir aşiretin de adı Xaldî olarak tarihe geçmiştir.)
Halmi: Hurrice şarkı (Kürtçe halandin şarkı söylemek, kulam ‘şarkı’ demektir.)
Heldi. Yüce, ulu, yüksek (Kurdî hil ‘yüksek, hilovan ‘yüce’)
Helen: Troyalıların yarı tanrıçası
Helios: Yunan güneş tanrısı M.Ö. 800
Hilal . İslam öncesi bir ay tanrısı
Ila: Bir tanrı ya da tanrıça eski Hindularda (Vedik). Kutsal İnekle anılır. Sanskrit’te Vaivaswata Manu’nun kızı: Budha’nın karısının adı olarak ta geçer.[9]
İllil/ellil: Tanrı El ya da Enlil. Bazen de doğrudan tanrı adı
İlu: ‘tanrı’, elu ‘yükseltmek, yüceltmek’
Lelwani: Hurri ve Hittitlerin yeraltı tanrısıdır.
Ull: Gotik zafer tanrısı
Bunlara ek olarak günümüzde kullanılan ve ilâh ve Allah ismi ile İbranice Al ‘tanrı’, Kürtçe ol ‘din’ terimlerini de eklemekte yarar vardır.
Etrüskçe[10]
Roma şehrinin kurucuları olan Etrüsklerin dilini referans olarak verilmesinin özel bir önemi vardır. Çünkü Etrüskler Hurrilerden kopmadır ve Kürdistan’dan İtalya’ya gittikleri biliniyor. İtalya yarımaddasına yerleştikten sonra da yeni bir uygarlık kurup orada Kuzey Mezopotamya kültürünü yaydıkları anlaşılıyor.
al: vermek
Al-ait: Fenikeliler ateş tanrısına derlerdi
Alpanu: Etrüsklerin yeraltı tanrıçası
Ais-iu: tanrı, ilahi
Al-um-nathe: kutsal toplum
ilu: dua etmek, dilemek
Ais: tanrı
alpan: sunuş, hediye
alphaze: sunu
Yukarda yazılan tanrı isimleri ve dinsel içerikli tema ve sıfatlardan da anlaşıldığı gibi Al(evi) deyimi İslamiyetten çok önceleri kullanılmıştır. Buradan itibaren kelimenin menşesi üzerinde çalışmak gerekir.
Alevi İsminin Etimolojisi:
PHA (Proto-Hint-Avrupaca) *el-, *ol-, l- ‘kırmızı, kahverengi’[11]
PHA *aṷ-, *aṷēi- ‘farkında olmak, anlamak, algılamak’
PHA *ieu-ni, *iou-ni ‘doğru yer, doğru yol’[12]
PHA *ṷei-, *ṷeiǝ-: *ṷī- ‘dilemek, peşinden gitmek, onun için, doğru yönelim’.
Yukardaki Proto-Hint-Avrupaca kelimeler hem vurgu ve hem de anlam bakımından Alevi ya da Kürtçe deyimiyle elewî deyimini fevkalede yansıtıyor.
Örneğin:
PHA *el- ‘kırmızı, kızıl’+ PHA *uei- ‘peşinden gitmek’ sözcükleri birleştiğinde ortaya eluei, ya da elauei bileşimi olan “kızılın peşinden gidenler” deyimi ortaya çıkar. Peki kızıl ya da kırmızı renk neden işaret ediliyor? Çok açık bu güneşin rengidir. Yani “güneşi takip edenler” veya “yönünü güneşe çevirenler” anlatılmak isteniyor. Günümüzdeki sarih deyimiyle ‘Kızılbaş’ denmek istenmiştir. Kızılbaş, başlarına kırmızı başlık takarak “güneşi taklit edenler” anlamındadır. (Kürtçedeki alaw ‘alev’ isminin de kökeninde güneş vardır ve kızgın, kırmızı, yükselen ve doğan anlamlarını içerir ki bu da güneşin özelliklerine işaret eder.)
Al-, El-, İl, Ol- kelime köküyle başlayan isimlerin hepsinin göksel veya güneşsel anlamda kullanıldığı, yukardaki tanrı isimleri sıralamasında bellirtilmiştir. Bu bakımdan genelde “güneşin, ışığın, safiliğin ve yaratıcılığın”ardından gidenler için kullanılmıştır.
Avestik aiwi– ‘yanında, yönünde, yakın’ sözcüğü başına PHA *al- /*el ‘kırmızı, kızıl’ sözcüğünü aldığında alaiwi ‘kırmızı taraftarı, kızıl taraftarı’ yani ‘yönünü güneşe çevirenler’ deyimi çıkar. Aynı anlamı Kürtçe’de de bulmak mümkündür. Kürtçe Al ‘kırmızı’ + awi(s) ‘helal’ bileşimi sonucu alawî(s) ‘kızılı, yani güneşe tapınmayı helal sayanlar’ oluşur.
Sanskrit dilindeki alaya ‘anima mundi’ yani ‘evrenin ruhu’, bölünmez bütün’ sözcüğü buna ayrı bir renk katıyor.
Skt. a– ‘hayır, yok, olmayan’ + PHA *laiu̯o– ‘solda, sol tarafta’[13] bileşimi sonucu alaiu̯o– ‘solda olmayan, sağda olan’ deyimi ortaya çıkar. Sağ tarafın kutsallığına olan inanç çok eski çağlara dayanır. Bu yüzden sağ taraf ‘doğruluğun, adeletin ve hakkın’ yönü, tarafı olarak algılanmıştır. Bu deyim ile Alevi deyimi arasında da mutlak bağ vardır. Bu yüzden Alevi deyimi kullanıldığında “hak yolu” veya “hakka gidiş” gibi sözler sarf edilir. Bu yön şüphesiz “güneşe doğru” olandır.
Hurri Dilinde Alevi deyiminin etimolojisi
Hurrice Alalu ‘gökteki eski tanrı’, Alla-i ‘kraliçe!, ‘tanrıçaların hanımı, kraliçesi’
Hurr. –vwi, –vbi ‘isimlerden sonra sonek olarak eklenir’. Örneğin šerrewi ‘kuzusu’, karubi ‘ambarı’, amōmi ‘yönetici’, ušḫoni ‘gümüşü’, nakk-i ‘özgürlüğü’, ašt(i)–i ‘eşi, karısı”
-i halindeki morfemler: Hurricedeki bu son ek kelimelere bildirim anlamı verir.
Örneğin:
ḫō-i ‘çağrı, heey!’
ḫō-i-lla en(i)-na ḫō-i Eā “Ey tanrılar, heey Ea”[14]
Ayrıca Hurricede (–i)–eva gibi bildirim kipleri de vardır.
ašt(i)–î –va ‘karısı’ tiššan tiššan pis–ošt(–i) –eva ‘çok çok sevinecek’[15]
Bu durumda:
Hurrice Alla-i + –vwi →Allaiwi → Alawi ve Alevi ‘yerin güneş tanrısı’, ‘yerin ısıtıcısı’, ‘aydınlatıcısı’, ‘taraftarları’ ve ‘izleyicileri’ anlamını taşır. Bu isim Kürtçeye ol ‘din, inanç’ şeklinde yansımıştır. Bu durumda Kürtçe olawî ‘dinli, inançlı’ anlamını verir. (Maraş, kısmen Adıyaman vb. yörelerde konuşulan Kürtçede “a” sesi ile başlayan bir çok sözcük “o” sesi ile telafuz edilir). Kürtçe Hilawî ‘asalet, soyluluk’ demektir. Bu iddiayı Pehlevice olan ahlā ‘dürüst, adil, doğru’, ahlaw-dad ‘hayır sever’ gibi deyimlerle zenginleştirmek mümkündür. Daha önceleri Alevi deyimini Kürtçe’deki alav ‘alev’ ismi ile özdeştirenler de olmuştur. Zaten alev isminin de Proto-Hint-Avrupaca *el-, *ol-, il- ‘kırmızı’ ile bağlantısı vardır. Yani güneşin rengi olan kızıl ile ilişkilidir. Kısacası Alevi eşittir Kızıla yani ışığa, güneşe bağlı olan demektir. Kızılbaş deyimide buradan türemiştir. Kızılbaş deyimi kırmızı fes veya başlık takanlar anlamından çıkmamıştır. güneş kültüne bağlı olanlar için kullanılan bir deyim olsa gerek. Bu deyim beşbin yıl hatta daha öncesindeki Kürtçeden türemiştir.
Netice olarak Alevi deyimi aslında evrensel düzeyde yayılmış olan PHA *el-, *al-,*ol-, *il-, *hel- kökü olarak yayılmıştır. Bu yayılış Japonyadan, Amerikan yerlilerine, İzlandadan Afrika içlerine kadar olan bir sahada varlık göstermiştir. Bu bakımdan Aslında tüm dünya insanları bir zamanlar Aleviydi demek abartı sayılmaz.
Alevilik ilk anlayışını günümüzde Kürdistan olarak bilinen kuzey Mezopotamya’da elde etmiştir. Bu inanç daha sonraları Hurriler döneminde özgün bir biçime dönüşmüş ve onların sayesinde dünyanın dört bir yanına yayılmıştır. Bunun arkeolojik ve sosyo-kültürel kanıtları da vardır. Hazreti Ali teması yanlızca dönemsel bir rastlantı ve siyasi bir konjüktürün ürünüdür. Kısacası Ali ismi eskiyi yaşatmanın perdesidir. Hem zaten Ali ismi Hurricedir ve günümüz Kürtçesine hil/hilovan ‘yüce, ulu’ olarak yansımıştır. Özellikle Hurri ayinlerindeki teknik terimlerin hemen hemen hepsi Yakındoğu ve hatta Yunan halkları tarafından kullanılmıştır. Buna onların onomastiğini yani isimlerini de ekleye biliriz.
Hurrilerin Šimigi diye bir güneş tanrıçaları vardı ve muhtemelen güneşe de şim veya şem derlerdi. Bu isim Kürtçeye haftanın günleri olan şemî ‘Cumartesi’, yekşem ‘Pazar’ , duşem ‘Pazartesi’, sêşem ‘Salı’, çarşem ‘Çarşamba’, pêncşem ‘Perşembe’, în, ênî ‘Cuma’ olarak yansımıştır. İçlerinden yanlızca în/enî ‘Cuma’ günü farklıdır. Zaten o da Hurrice enî ‘Tanrı’ isminden kalmadır. Yani Tanrının günü demektir. Hatta Êzîdî inancına sahip olan Kürtler în/enî ‘Cuma’ için Roja Xwadê ‘Tanrının günü’ derler.
Šimigi gökteki güneş tanrısı iken, yerin güneş tanrısı ise Allan-i ya da Alla-i’ydi. Hurrilere göre ölen insanların ruhu yeraltı dünyasına yani Allani’ye gider. Bu bakımdan onu kutsamak ve ona kurbanlar sunmak zorunluydu.
Alevilikle ilgili en eski arkeolojik bulguyu Hakkariya bağlı Tirşin yaylasındaki kaya resimlerinde de görmek mümkündür. Burada dans ya da semah yapan 12 adam figürlerine rastlanmıştır. Buzulların çekilmesi sonrasına denk düşen bu kaya resimleri en azından onbin yıl öncesine aittir. Bu 12 insan sayısının dünya inanç sistemine adeta kazılırcasına yer etmiştir ve 12 Hurri yeraltı tanrılarının proto-tipleri oldukları akla geliyor. Bilindiği gibi Hurrilerin 12 tanrılı bir yeraltı panteonu vardı ve bu düşünce daha sonraları onlardan Hittitlere geçmişti. Yahudilikte Yakub’un 12 oğlu ve onlardan oluşan 12 kabilesi olduğu iddia ediliyor. Yunan mitolojisinde Olympos dağında 12 tanrı tasvir edilmiş, Hiristiyanlıkta 12 havari, Şiilikte 12 imam biçiminde tasvir edilmitir. Aynı sayı Hindular’da 12 gök tanrısı inancının doğamasını sağlamıştır. Hatta Budha’nın 12 öğrencisi olduğu belirtiliyor. Bütün bunların kaynağının Kürdistan’daki Tirşin yaylası olduğu kimin aklına gelir.
Alevilik, muhtemelen Hurriler çağından kalmadır. Mitanni-Hurri bileşimi ile Yakın-Doğu sahasında zengin bir kültür ortamı oluşmuştu. Hurri dini inancı ile günümüzdeki Alevilik kıyaslandığında bir çok yönüyle benzeştikleri anlaşılıyor.
Örneğin:
Alevilerde Lokma = Hurrilerde kakari
Alevilerde saz = Hurrilerde lir
Alevilerde gulbank = Gulbang: Kürtçe qewl ‘söz vermek, yemin etmek, yakarmak, ilahi‘ ile Hint-Avrupaca bang ‘çağrı, davet‘ sözcüklerinden türemiş bileşik bir kelimedir. Deyim olarak çağrı ilahisi anlamını taşır ve etimolojik olarak Hurri ile Proto-Hint-Avrupa bileşimi bir deyim olduğu anlaşılıyor. Hurrice Kul/ku-u-l/gul ‘söylemek’ sözcüğün başına getirilken Hint-Avrupa kökenli bang ise bağırtı, gürültü, patlama anlamındadır. Bunların bileşimimnden gulbang denilen Alevi dua veya ilahileri ortaya çıkmıştır. Hatta bu duaların ilk biçimleri Hurri ve bundan etkilenen Hitit dua ve ayinlerindeki ilahilere benzerlik arzederler. Êzîdî Kürtlerinde qewl ‘ilahi’ geleneği oldukça yaygındır. Kürtler Tanrı, doğa ve yaşam ile ilgili olan her şeylerini qewl denilen ilahilerinde dile getirirler.
Alevilerde Güneşin kutsal oluşu = Hurrilerde güneş temel inanç kaynağıydı.
Alevilerde pir Hurrilerde = Purrani, purulli ‘mabed, mabedi bekleyen’
Alevilerde dilek ağacı = Hurrilerde hayat ağacı
Alevilerde kartal sembolü = Hurrilerde kartal ve güneş kursu
Alevilerde kara toprak = Hurrilerde kara toprak[16]
Alevilerde dört enasır = Hurrilerde dört enasır
Alevilerde 12 imam = Hurrilerde 12 yeraltı tanrısı
Alevilerde Ali = Hurrilerde il veya yerin güneş tanrıçası Alla-î
Alevilerde semah = Hurrilerde ilahi dans
Alevilerde çıra = Hurrilerde buhur[17]
Alevilerde ateş = Hurrilerde ateş
Alevilerde ayinlerin pir tarafından başlatılması = Hurrilerde de kurbanları rahipler keser, ayinleri onlar başlatırdı.
Alevilerde kurban = Hurrilerde kurban
Alevilerde horoz kurbanı = Hurrilerde kuşların kurban edilmesi. Horozun kurban olarak sunulması olayı çok eskilere dayanır. Bu gelenek Hurrilerden kalmadır. Hurriler ve onlardan etkilenen Hititler belirledikleri her hangi bir kuşu seçtikten sonra düzenledikleri bir ayin ile kuşun söz konusu kişinin günâhlarını kabul ettiğini düşünür ve kesip yaktıktan sonra yeraltı tanrısına kurban ederlerdi.[18] Horozun kurban edilmesi olayı aslında kötülüğü yok etmek, bertaraf etmek amacını taşır. Çocuk düşüren kadının günahkâr ve Tanrı tarafından cezalandırıldığı düşüncesinden hareketle tewa olayı ve bunu ortadan kaldırma biçimi olan darik/dirik ayini yapılır. Darik/dirik denilen ince ağacın çember haline getirilip kadının bedeni üzerinden geçirlmesi olayı da Hurrilerdeki hayat ağacı inancından kaynaklanıyor. Dikkat edilirse horoz kesmek, ağaç ve gulbenk üçlüsü ve ardından verilen lokma gibi hepsi de antik Hurri geleneğidir. Alevilerin Darik/tîrik ayini, Huriler‘deki kuş kesmek, alil(an) denilen ağıt veya ilahilerin okunması ve kakari denilen ayin ekmeğinin (Günümüzde bir çeşit çörek olan kakari/kakele halen Kürtler tarafından yapılmaktadır) hayat ağacı altına bırakılarak tanrıya sunulmasının 5000 yıl sonraki tezahürüdür.
Bu gibi örnekleri daha da çoğaltmak mümkündür.
Yukardaki belirlemelerden de anlaşıldığı gibi, Alevi deyimi ve inancı daha tek tanrılı dinler ortaya çıkmadan önce vardı. Töleranstan uzak olan Hiristiyanlık ve Müslümanlık içerisinde kendi varlığını sürdürebilmek için onlara anekse olmak zorunda kalmıştır.
Bu makalenin konusu Alevilik felsefesini ve inanç biçimini açıklamak olmayıp, “Alevi” isminin kökenine dair bir araştırmadır. Bu bakımdan bazı konular sadece belirleme düzeyinde geçilmiştir.
[1] D. N. MacKENZİE, A Concise Pahlavi Dictionary, Oxford University Press, London, 1971.
[2] Ali Husein Kerim, Hurriler-Khurritler-Kürtler, Enstîtûya Kurdî ji bo Lêkolîn û Zanîst, s. 151, Almanya 2014; KUBXXXIII, E.O. Forrer, Ein Geschichte des Götterkönigtums aus dem Hatti-Reich, Melanges Franz Cumont, Annuaire de l’Institut de Philologie et ‘dHistorie Orientales; H. G. Güterbock, Kumarbi, Kumarbi, Myten vom churritisvhen Kronos, Zürich-New york, 1946, (Kumarbi Efsanesi Sedat Alp çevirisi Türk Tarih Kurumu ayını, Ankara 1945)
[3] KBo 32. 11 i 2-3
[4] Duadaki “Bakire kız” deyimi ile Hıristiyanlık ve Müslümanlıkta İsa’nın anası olan Meryem’in bakireliği ile benzerlik gösteriyor. Bakire Meryem efsanesinin Hurrilerden klama olduğ anlaşılıyor.
[5] Nevill Drury, The Dictionary of the Esoteric, Delhi 2004
[6] Vasudha Narayanan, Hindu Devetional Literature: the Tamil connection. Religious Studies Review, 1985; Aleaz, K., Bhakti tradition of Vaisnava Alvars and Theolog of Religions. Asia, Journal of Teology, 451-454, 2006; S.M. Sirinivasa Chari, Philosopy and Theistic Mysticsm of the Āl̲vārs, Motilal Banarsidass, Delhi, 1997.
[7] Sujit Mukherjee, A Dictionary of Indian Literature: one Beginnings 1850, Orient Longman Limited, New Delhi, 1999.
[8] Güney Kürdistan’da Bradost, Dolemerî vd. bazı aşiretler Xuda yerine Xula derler. Hatta buna Soran mıntıkası da eklenebilir.
[9] H. P. Blavatsky, The Theosophical Glossary, The Theosophical Publishing Society, 2006, U.S.A.)
[10] Guiliano Bonfante & Larissa Bonfante, 2002. The Etruscan Language. An Introduction. Manchester
University Press. Akt. Arnaud Fournet, A Tentative Etymological Glossary of Etruscan (article).
[11] Julius Pokorny, 302-4:1, Indogermanisches etymologisches Wörterbuch. 2 Bände. Francke Verlag, Bern und München (Bern/Stutgart 1989, 2. Aufl.; Tübingen/Basel 1994, 3. Aufl.); I. Band: S. 1183; II. Band: Register (zusammenstellt Harry Breckenbridge Partridge), S. 495
[12] J. Pokorny, 512
[13] J. Pokorny, 652
[14] Dennis R. M. Campbell, Mod and Modality in Hurrian, Volume One, s. 122, Chicago, İllions, 2007
[15] A.g.e. Mittani Mektupları, ii 53-55)
[16] Gökteki krallık Efsanesi: “…. (Alalu) aşağıya, kara toprağa gitti, Anu ise tahta oturdu.”
[17] Hurrilerin çırası buhurdanlıktaki yağ sayesinde olurdu. Günümüzde Êzîdiler aynısını yapıyor. Aleviler ise daha çok mum yakarlar.
[18] Ali Husein Kerim, Hurriler, Khurritler, Kürtler, s. 175, Înstîtûya Kurdî ji bo Lêkolîn û Zanîst, Almanya 2014.
dirokakurdistan.com/tr/2018/11/16/alevi-deyiminin-etimolojisi/