Post by Kurdistan on Mar 27, 2016 2:24:20 GMT
Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne: Ergenekon efsanesinin Türklerle ilgisi yok
Bu iki efsanede aslında Türklere ait bir şey değil. Bilimsel olarak da ispatlanmış bir şey bu. Bu tür efsaneler zaten bilimsel değil. Adı üstünde mitoloji. Bu tür mitolojiler belli değerleri taşımak için üretilir. Nesilden nesile bir milleti bir arada tutan değerleri aktarmak için kullanılır. Şimdi bu bir Moğol efsanesi esasen. Kaynağı da Çin kaynakları. Bir Arap tarihçi var, Reşidüddin isminde. Onda geçiyor. Kaynak olarak Çin kaynaklarına da ulaşan yok, bu efsanenin Çin kaynaklarında olduğunu belirterek anlatan da Arap tarihçi Reşidüddin. Reşidüddin aslında bir Ergenekon efsanesi olarak anlatıyor Ergenekon'u. Aslında o dönemde antik çağlar artık, milattan önce birkaç bin yıllık hikayeler bunlar. Aslında o dönemde Türkler, Moğollar diye topluluklarda yok. Bunlar bazı kabilelerin efsaneleri. Daha çok kabileler şeklinde örgütlenmiş insanlar. Koskoca Moğol İmparatorluğu bir kabileler konfederasyonu. İçinde her türlü millet var, Çinli'si de var, Türk'ü de var, Moğol'u da var. İranlı'sı var. Hikaye, Türkler zor durumda kalıyor, usta, bilge, işin ehli birisi dağı eritiyor, ondan sonra bir kurt da yol gösteriyor. Türkler o labirentten çıkıyor, çıkış efsanesi olarak anlatılan şey bu. Bir kurt figürü bir de dağı eriten demirci ustası. Önemli olan bu iki figür. Türklere ait Birinci Dünya Savaşı sırasında ilan edilmiş bu efsaneyi tarih kayıtlarında bulamazsınız. Ne Osmanlı'da, ne Selçuklu'da ne Akkoyunlular, Karakoyunlular devletlerinin kaynakların bu konuda bir bilgi yok. Keçi kullanılıyor, koyun kullanılıyor ama kurt figürü yok. Ne arkeolojik ne antropolojik araştırmalar ne sözlü kültürle nakledilen efsanelerde ne de taşa kazınan metinlerde yok böyle bir şey. Tamamen Birinci Dünya Savaşı sırasında Yakup Kadri tarafından ortaya çıkarılmış bir figürdür.
Kurt figürü Orta Asya'da bile kullanılmıyor
Benim arkadaşım Kazakistan'daki bir üniversiteye görevli gitmişti. Bu arkadaşım da sıkı MHP'li birisi. Giderken bir sürü kurt rozeti götürmüş. Dağıtmış herkese, herkes reddetmiş almayı. 'Ne işimiz var bizim bununla?' diyerek almamışlar. Sadece bir tane kimya profesörü heyecanla almış rozet. Sonra da takmaya başlamış. Aylarca takmış rozeti. Sonra arkadaşım bu profesöre 'Sen sevdin bu rozeti. Kurtları çok seviyorsun herhalde.' şeklinde bir şey söyleyince, Profesör de 'Ne kurdu ben bunu köpek rozeti diye takıyordum...' demiş. Meğerse onların kabilelerin in sembolü de köpekmiş. Orta Asya'da da yok bu efsane.
Bu iki efsanede aslında Türklere ait bir şey değil. Bilimsel olarak da ispatlanmış bir şey bu. Bu tür efsaneler zaten bilimsel değil. Adı üstünde mitoloji. Bu tür mitolojiler belli değerleri taşımak için üretilir. Nesilden nesile bir milleti bir arada tutan değerleri aktarmak için kullanılır. Şimdi bu bir Moğol efsanesi esasen. Kaynağı da Çin kaynakları. Bir Arap tarihçi var, Reşidüddin isminde. Onda geçiyor. Kaynak olarak Çin kaynaklarına da ulaşan yok, bu efsanenin Çin kaynaklarında olduğunu belirterek anlatan da Arap tarihçi Reşidüddin. Reşidüddin aslında bir Ergenekon efsanesi olarak anlatıyor Ergenekon'u. Aslında o dönemde antik çağlar artık, milattan önce birkaç bin yıllık hikayeler bunlar. Aslında o dönemde Türkler, Moğollar diye topluluklarda yok. Bunlar bazı kabilelerin efsaneleri. Daha çok kabileler şeklinde örgütlenmiş insanlar. Koskoca Moğol İmparatorluğu bir kabileler konfederasyonu. İçinde her türlü millet var, Çinli'si de var, Türk'ü de var, Moğol'u da var. İranlı'sı var. Hikaye, Türkler zor durumda kalıyor, usta, bilge, işin ehli birisi dağı eritiyor, ondan sonra bir kurt da yol gösteriyor. Türkler o labirentten çıkıyor, çıkış efsanesi olarak anlatılan şey bu. Bir kurt figürü bir de dağı eriten demirci ustası. Önemli olan bu iki figür. Türklere ait Birinci Dünya Savaşı sırasında ilan edilmiş bu efsaneyi tarih kayıtlarında bulamazsınız. Ne Osmanlı'da, ne Selçuklu'da ne Akkoyunlular, Karakoyunlular devletlerinin kaynakların bu konuda bir bilgi yok. Keçi kullanılıyor, koyun kullanılıyor ama kurt figürü yok. Ne arkeolojik ne antropolojik araştırmalar ne sözlü kültürle nakledilen efsanelerde ne de taşa kazınan metinlerde yok böyle bir şey. Tamamen Birinci Dünya Savaşı sırasında Yakup Kadri tarafından ortaya çıkarılmış bir figürdür.
Kurt figürü Orta Asya'da bile kullanılmıyor
Benim arkadaşım Kazakistan'daki bir üniversiteye görevli gitmişti. Bu arkadaşım da sıkı MHP'li birisi. Giderken bir sürü kurt rozeti götürmüş. Dağıtmış herkese, herkes reddetmiş almayı. 'Ne işimiz var bizim bununla?' diyerek almamışlar. Sadece bir tane kimya profesörü heyecanla almış rozet. Sonra da takmaya başlamış. Aylarca takmış rozeti. Sonra arkadaşım bu profesöre 'Sen sevdin bu rozeti. Kurtları çok seviyorsun herhalde.' şeklinde bir şey söyleyince, Profesör de 'Ne kurdu ben bunu köpek rozeti diye takıyordum...' demiş. Meğerse onların kabilelerin in sembolü de köpekmiş. Orta Asya'da da yok bu efsane.